International Journal of Educational and Social Sciences

Masumlar Apartmanı Dizisinin Bilişsel-Davranışçı Terapi Bağlamında İncelenmesi

2025-01-25T14:54:26+03:00

2004 yılında yayımlanan Gülseren Budayıcıoğlu’nun Madalyonun İçi romanının “Çöp Apartman” bölümünden uyarlanan dizi, İstanbul’da aynı evde yaşayan dört kardeş ve babanın hayatını konu alır. Dizinin hikayesi, ana karakterlerden biri olan Hikmet Derenoğlu’nun çocuğunu ve eşini kaybettikten sonra ailesinin zoruyla istemediği bir evlilik yapmasıyla başlar. Hikmet Bey, bu olayın yasını yaşayamadan zorla evlendirilmiş ve istemediği bu evliliğin mutsuzluğunu, hırsını eşi Hasibe’den çıkarmıştır. Hasibe ise eşinin kendisine karşı olumsuz tutumunun öfkesini, çocukları Safiye, Han, Gülben ve Neriman’dan çıkarır. Derenoğlu Ailesi, bu travmaların bireyler üzerindeki psikolojik etkileriyle mücadele etmekte ve bu durum aynı zamanda aile dinamiklerini derinden etkilemektedir. Bu çalışmada, Bilişsel Davranışçı Aile Terapisi (BDT) ekolü bağlamında dizinin analiz edilmesi amaçlanmıştır. BDT, öğrenme teorilerinden yararlanarak uyumsuz davranışların ya da semptomların tedavisinde ve değerlendirilmesinde sistematik bir yaklaşım sunar. Bu çalışma, diziyi BDT perspektifiyle ele alarak aile üyelerinin duygusal durumlarını, davranışlarını ve düşüncelerini incelemiş; bu unsurlar üzerinden yaşama biçimlerine dair örnekler sunmuştur. Nitel araştırma yöntemlerinden biri olan doküman analizi ile gerçekleştirilen bu çalışma, psikolojik danışma sürecine ve bu alanda eğitim alan bireylere fayda sağlamayı hedeflemektedir.

Carl Gustav Jung Perspektifinden Feminen Kavramının Değerlendirilmesi

2025-01-26T22:46:42+03:00

İnsanlık tarihi boyunca hemen hemen her toplumda ve alanda ataerkil bir tutum sergilenmiştir. Bu konuda birçok farklı fikir ve yorum mevcuttur. Psikoloji alanında maskülen ve feminen kavramları üzerine ortaya koyduğu eserler ve yorumlar göz önünde bulundurulduğunda Carl Gustav Jung incelenmesi gereken bir isimdir. Carl Gustav Jung psikoloji alanında en önemli isimlerden biri ve analitik psikolojinin öncüsüdür. Bu çalışmanın amacı Jung’un kuramında ortaya koyduğu kavramları ve feminen kavramını incelemektir. Analitik psikoloji başlığı, bu başlık altındaki arketip kavramı ve arketipler incelenerek feminen kavramı üzerinde durulmuştur. Eril ve dişil unsurlar insan doğamızda birleştiğinden, bir erkek kendi dişil kısmında, bir kadın da eril kısmında yaşayabilir. Esas mesele bu ikisi arasındaki dengeyi kurmaktır. Modern kadın, sadece koşulsuz sevgiyi hissettiği durumda en üst haz noktasına erişerek sevgiyi verebilme becerisini hayata geçirmektedir. Ancak bu şekilde bir sevgi alışverişinde feminenite ortaya çıkarak sevginin ötesindeki farkındalığa erişilebileceği öngörülmektedir.

Görme Engelli Bir Halk Şairinin Fiziksel Dünyaya Dair Algısı: Fehmi Gür Örneği

2025-04-21T17:23:08+03:00

Bilimle sanatın farklı sahalarında görme engelliler önemli bir yere sahip olmuştur. Türk kültüründe de görme engelli olduğu hâlde yaratıcılıkları ve eserleri ile toplumu aydınlatan bilim insanıyla sanatkârların sayısı epeyce fazladır. Türk Halk Edebiyatında doğayla ilgili ögeler genellikle soyut ifadelerle sevgiliyi betimlemek için tercih edilmiştir. Âşıklar yapıtlarında sevgiliden söz ederken doğa ögelerinden yararlanmıştır ve ardından doğayı doğrudan şiirlerine konu etmişlerdir. Görme engelli âşıkların görme kabiliyetlerini yaşamlarının belli bir aşamasında yitirmelerine ya da doğuştan görme engelli olmalarına karşın tabiat ile alakalı eserler vermeleri dikkatleri çekmektedir. Bu çalışmada görme engelli olan âşık Fehmi Gür’ün şiirleri sözcük dağarcığı açısından incelenmiştir, doğayı nasıl algıladığı ve görmediği hâlde nasıl anlattığı belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma nitel araştırma metoduyla, betimsel tarama yaklaşımı kullanılmak suretiyle yapılmıştır. Araştırma, Ramazan Çiftlikçi tarafından hazırlanan Arapgirli Halk Şairi Fehmi Gür adlı kitapta yer alan şiirlerle sınırlandırılmıştır. Fehmi Gür Malatya’nın Arapgir ilçesinde yaşamış, şiirlerini hece ölçüsü ile yazan ve mahlas olarak adını kullanan bir şairdir. Toplumdaki aksaklıkları, yanlışlıkları, sosyal yozlaşmaları şiirlerinde yoğun biçimde işlemiştir. Görme engelli olan Fehmi Gür’ün eserlerinde görme yetisinin yerini sezgi ve hissetmenin alması, duygu yoğunluğuyla tabiatı betimleme becerisi dikkate şayandır. Bu durum görememenin bir engel olmaktan çıkıp sanat üretimi için bir motivasyon kaynağına dönüşebileceğini ortaya koymaktadır. Fehmi Gür’ün fiziksel dünyayı iç dünyasında kurduğu tabiat algısı veya gelenekten beslenmek suretiyle yapıtlarına yansıttığı belirlenmiştir.

Kolleclərdə Təhsil Alan Tələbələrin İxtisas Məmnunluğu

2025-04-21T15:06:54+03:00

Bu çalışma Azerbaycan'ın farklı bölgelerindeki kolejlerde öğrenci tanıma becerisinin kalitesini incelemektedir. Araştırma çalışmaları; materyal ve teknik eğitimin kalitesi, materyal ve teknik temel, sosyal ve psikolojik destek hizmetleri açısından değerlendirildi. Niceliksel metodolojiye dayalı araştırma 2946 öğrencinin yardımıyla yürütülmüş ve elde edilen veriler SPSS programında analiz edilmiştir. Soru çevreye, öğretmenlere, müfredata ve işgücü piyasasının uygunluğuna bağlıdır. Bu bağlamda, bölüm seçimi bir dizi ilgi alanıyla yakından ilişkilidir: kişisel, çeşitli mesleğe olan talep, ailevi ve toplumsal etkiler ve ayrıca üniversitede verilen eğitimin kalitesi. Büyük memnuniyet aynı zamanda daha yüksek akademik performans olasılığını da artırır. Araştırma sonuçları, öğrencilerin çoğunluğunun aldıkları eğitimin gelecekteki kariyer beklentileri ve yaşam kaliteleri üzerinde olumlu etki yaratacağına inandığını göstermiştir. Aynı zamanda kararsız ve olumsuz görüşler, eğitim programlarının pratik bileşenlerinin artırılması, ders dışı etkinliklerin genişletilmesi ve sosyal-psikolojik destek hizmetlerinin geliştirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Elde edilen sonuçlar, üniversitelerin stratejik gelişim planlarının geliştirilmesinde ve öğrenci odaklı öğretim yaklaşımlarının güçlendirilmesinde faydalı olabilir.

Eğitimde Yenilikçi özümler: Dijital Dönüşüm

2025-05-06T13:50:56+03:00

Bu çalışma, dijital dönüşüm sürecinin eğitim alanındaki etkilerini ve Türkiye’deki gelişim sürecini incelemektedir. Dijital dönüşüm, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki yeniliklerle desteklenen iş süreçlerinin yeniden şekillendirilmesi ve toplumsal ihtiyaçlara etkili çözümler sunma kapasitesiyle, eğitim dahil olmak üzere birçok alanda önemli dönüşümler sağlamaktadır. Eğitimde dijital dönüşüm, öğrenme deneyimlerinin yenilikçi yöntemlerle geliştirilmesi, bireylerin dijital becerilerle donatılması ve eğitim ortamlarının iyileştirilmesi amacıyla kritik bir gereklilik haline gelmiştir. Bu kapsamda, dijital teknolojilerin eğitim süreçlerine entegrasyonu ve dijital yeterliliklerin kazandırılması iki temel adımı oluşturmaktadır. Ancak bu süreçlerin etkili bir şekilde yürütülebilmesi için altyapı, öğretmen ve öğrenci yeterlilikleri, içerik geliştirme ve politika stratejileri gibi çok yönlü bir yaklaşım gerekmektedir. Türkiye özelinde, Eğitim Bilişim Ağı (EBA) ve Öğretmen Bilişim Ağı (ÖBA) gibi platformlar, eğitimde dijital dönüşümün uygulanmasında önemli rol oynamıştır. Özellikle COVID-19 pandemisi sırasında uzaktan eğitim sistemlerinin yaygınlaşmasıyla, dijitalleşme sürecinde belirgin ilerlemeler kaydedilmiştir. Ancak Uluslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü (IMD) Dünya Dijital Rekabet Sıralaması’nda Türkiye’nin, teknolojiye uyum ve dijital yeterlilik alanlarında hedeflenen seviyeye ulaşmakta zorluklar yaşadığı görülmektedir. Çalışmanın amacı, dijital dönüşümün eğitim süreçlerine etkisini anlamak, bu dönüşümden maksimum fayda sağlamak için gerekli stratejileri belirlemek ve Türkiye’nin dijitalleşme performansını analiz etmektir. Eğitimde dijitalleşmenin etkili bir şekilde yönetilebilmesi için liderlik, uygun teknoloji seçimi, dijital okuryazarlık ve uzun vadeli planlamanın önemi vurgulanmaktadır. Dijital dönüşümün kısa vadeli bir değişimden ziyade sürekli gelişim süreci olduğuna dikkat çekilmiştir. Bu doğrultuda, araştırma, eğitimde dijital dönüşümün teorik çerçevesini ve uygulamalardaki sonuçlarını detaylı bir şekilde ele almayı hedeflemektedir.